Dünyada tuzu tüketimini azaltmak için birçok ülke uzun zamandan beri çalışmalar yürütmektedir. Tuz tüketim miktarları azalmasına rağmen Dünya Sağlık Örgütü Önerileri doğrultusunda birçok ülkenin 2025 yılına kadar tuz alımında % 30'luk bir düşüş elde edemeyeceği tespit edilmiştir.
Ayrıca, diyetimizdeki çok fazla tuzun, kan basıncını arttırarak (hipertansiyona neden olarak) inme ve kalp hastalığı riskini yükselttiğini biliyoruz. İnme ve Kalp hastalıkları da dünya çapında en önemli ölüm ve sakatlık nedenlerinden ikisi olarak gösterilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü günlük kişi başı tuz tüketimini 5 gramın altında önermektedir ve bu miktar bir tatlı kaşığı veya tepeleme bir çay kaşığına denk gelmektedir. Günlük olarak tüketilmesi önerilen bu miktar; gün içinde tüm besinlerimizle aldığımız tuzu (sodyumu) da kapsamaktadır.
Bazı ülkelerde ana tuz kaynağı birey tarafından eklenen tuzdur, ancak bu sadece tuzluktan gelmez: soya sosu gibi tuzlu soslar, tuzun dünyadaki diyetlere büyük katkılarıdır. Ancak birçokülkede, yediğimiz tuzun % 80'e varan kısmı, işlenmiş, paketlenmiş gıdalarda - ekmek, kahvaltı gevrekleri veya hazır yemekler gibi veya restoran yemeklerinde, kafeterya yemeklerinde ve ev dışında kalan diğer yerlerde bulunan tuzlardan gelmektedir.
Tuzun sağlığımız için zararlı olduğunu bilmemize rağmen, aşırı tuz tüketiyorsak , #DahaAzTuz
Ayrıca bireysel olarak da insanların evlerinde yemeklerini hazırlarken daha az tüketmesi, daha az tuz kullanmasının teşvik edilmesi önerilmektedir.
Devlet, Sağlık Profesyonelleri, ilgili tüm kurum ve kuruluşlar, gıda ve içecek sektörü, lokantalar, restoranlar ve hatta bireysel olarak; gıdalarımızın içerdiği yüksek tuz ve bunun sağlığımıza zararlı etkileri konusunda farkındalığımız yüksek olmalıdır.
Politika yapıcıların rehberliğinde tuz azaltma çalışmasının; gıda ve içecek sektörü, ve toplu beslenme yapılan lokanta, restoran, pastane, kafe, vb gibi toplu beslenme yapılan yerler ve bunlarla ilgili sivil toplum kuruluşları ile işbirliğinde yapılması önerilmektedir.
2017 yılında DSÖ işbirliğinde Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilen “Türkiye Hanehalkı Sağlık Araştırması(Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Risk Faktörleri -2017)”na göre günlük kişi başı tuz yaklaşık tüketiminin 10 g/gün olduğu saptanmıştır. Bu değer Dünya Sağlık Örgütü’ nün önerdiği günlük tüketim miktarının iki katıdır.
Aşırı tuz tüketiminin azaltılması amacıyla Sağlık Bakanlığı’nca “Türkiye Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Programı” yürütülmekte ve çok sektörlü bir yaklaşımla kademeli olarak tuz tüketiminin azaltılması için çalışılmakta; ilgili kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, özel sektör ile işbirliği yapılmaktadır. Bu işbirliği çalışmalarına örnek teşkil edecek olan ve aşırı tuz tüketiminin azaltılmasına katkı sağlayacak iki işbirliği protokolü hazırlanmıştır. Bunlardan ilki “Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat İşbirliği Platformu, Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Protokolü” dür. 30 Ekim 2018 tarihinde Sağlık Bakanlığı ile Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) arasında imzalanmıştır. Söz konusu "İşbirliği Protokolü" ile gıda ve içecek sektörü tarafından toplumda tuz tüketiminin azaltılmasına yönelik gönüllülük esası ile çeşitli faaliyetler yürütülmesi, belirlenen ambalajlı gıda kategorilerinde tuz/sodyum azaltma çalışmalarının sürdürülmesi planlanmıştır. Diğeri ise Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu ile Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu’ nu ile Sağlık Bakanlığı arasında 28 Şubat 2019 tarihinde imzalanan “Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat İşbirliği Platformu, Aşırı Tuzve Şeker Kullanımını Azaltan Lokantacılar ve Pastacılar Protokolü” dür.
Bu protokollerle paketli gıdalarda ve lokanta pastanelerde tuz içeriğinde tedrici olarak 2023 yılına kadar azalma planlanmaktadır.