Bundan 136 yıl önce, 24 Mart 1882’de, Robert Koch tüm dünyaya verem hastalığının (tüberkülozun) etkenini bulduğunu ilan etmiştir. Asırlar boyunca milyonlarca insanın ölümüne neden olan hastalığın bulaşıcı bir hastalık olduğu bu tarihte öğrenilmiştir. Bu nedenle 24 Mart günü Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Tarafından Dünya Tüberküloz Günü olarak ilan edilmiştir. Her yıl bu tarihte dünyanın birçok ülkesinde bu konu ile ilgili bilgilendirme faaliyetleri yapılmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü Küresel Tüberküloz Raporundaki verilere göre dünyada her yıl yaklaşık 10,4 milyon yeni verem hastasının ortaya çıktığı ve 1,4 milyon hastanın verem sebebiyle öldüğü bilinmektedir. Ülkemizde, son on yılda istikrarlı bir şekilde hasta sayımız azalmış, DSÖ kriterlerine göre artık eliminasyon fazına girilmiştir. 2005 yılında kayıtlı hasta sayısı 20.535 iken, 2016 yılında 12.417’ye düşmüştür. 2016 yılında İlimizdeki TB hasta sayısı 217, insidans yüz binde 16,6 olup hasta sayısı azalmaya devam etmektedir. 2015 yılında ülkemizde tedavi gören hastalarda tedavi başarısı %85,3, ilimizde %90,5 olmuştur. Bu başarıda; yüksek olgu bulma hızı, yüksek tedavi başarı oranları, temaslı muayenesi ve koruyucu tedavi uygulamaları ile VSD’lerin rolü büyüktür.
Hastalığın etkeni “Mycobacterium Tuberculozis” adlı bir basildir. Tüm organları tutabilir ve tedavi edilmezse ölümle sonuçlanır. Hasta kişilerin öksürmesi, hapşırması, konuşması sırasında oluşan damlacıklar içinde havaya atılır. Alınan basiller kişiyi hastalandırmaksızın vücutta yıllarca uyur durumda kalabilir ve vücut direncinin düştüğü bir anda hastalık gelişebilir. Verem mikrobu, güneş görmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabilir. Bu nedenle insanların toplu olarak yaşadığı, havalanması yetersiz, güneş girmeyen ortamlar bulaşma için en riskli ortamlardır. Bir bulaştırıcı hastanın yılda ortalama 10 kişiyi enfekte ettiği kabul edilmektedir.
En sık akciğerlerde görülen hastalıkta; 2-3 haftadan uzun süren ve tedaviye cevap vermeyen öksürük, balgam çıkarma, balgamda kan görülmesi, ateş, gece terlemesi, yorgunluk, halsizlik, kilo kaybı, iştahsızlık, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısı şikâyetleri olur. Erken tanı için 2-3 haftadan uzun süre öksürüğü olan kişilerin en kısa sürede Göğüs Hastalıkları polikliniğine, Verem Savaşı Dispanserine (VSD) veya Aile Hekimine başvurmaları gerekir.
Dünya Sağlık Örgütü hastalığın kontrolü için Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi (DGTS=DOTS) adı verilen bir dizi önlemleri tüm gelişmişlik düzeyindeki ülkelere önermiş ve bu yaklaşımı uygulayan ülkelerde başarılı sonuçlar alınmıştır. Etkili tedavi için Doğrudan Gözetimli Tedavi DGT gereklidir. DGT, tüberküloz hastalarının tüm tedavi süresince ilaçlarının her dozunu denetleyen bir sorumlu kişi veya görevli gözetiminde içmesi ve bu durumun kaydedilmesi esasına dayanan bir tedavi şeklidir.
Tüberküloz; solunum yolu ile bulaşan bir hastalık olduğundan yayılımını önlemek amacıyla halkın eğitilmesi de çok önemlidir. Topluma ulaşma konusunda sağlık kuruluşları ile birlikte basın ve yayın organlarının da bizlerle bizlere destek olması verem savaşında başarıya ulaşmada çok daha etkili olacaktır.
Yrd.Doç.Dr. Muhammet Ali ORUÇ
Samsun İl Sağlık Müdürü